7 Ocak 2012 Cumartesi

2011 Senesi ve Öne Çıkan Futbolcular Vol.1

Yeni bir yıla girdik ve adet olduğu üzere geride bıraktığımız sene ile ilgili notlar düşmek istiyoruz. Bu başlık altında bahsi geçecek olan futbolcular, sadece 2011-2012 sezonunun ilk yarısında değil, 2010-2011 sezonunu ikinci yarısında da yüksek performans gösterdiler. Ayrıca form düzeyi sürekli yükselen, yeni bir takıma gittiğinde bile beklenilenden fazlasını veren isimleri almaya dikkat ettik. Önümüzdeki hafta boyunca ikişer, üçer isim ekleyerek başlığı genişletmeyi planlıyoruz.

Messi ve Ronaldo’yu yazma gereği duymuyoruz nitekim 5 senedir inanılmaz bir futbol oynuyorlar. Barcelona ve Real Madrid’li futbolculara saygılarımızı iletip diğer performanslara geçelim.


Roberto Soldado:

Öncelikle Real Madrid sportif direktörü Valdano’nun Hamit ve Nuri için yapılan eleştirilere “İyi olmayan bir oyuncunun Real Madrid’de işi olmaz.” diye verdiği cevabı hatırlatalım ve Soldado’nun Real Madrid’in altyapısından yetiştiğini ve bir zamanlar profesyonel kadroda yer aldığını söyleyelim. Raul ve Morientes ikilisinin ardından Suker, Saviola, Anelka, Portillo, Cassano, Robinho, Adebayor gibi üst düzey forvet oyuncuların bile bir türlü kabul görmediği bir kulüp olarak Soldado’nun Real Madrid’deki istatistiklerinin yanıltıcı olduğunu, Getafe’deki performansıyla Valencia’ya 10 milyon euroya transfer olmasından da anlayabiliriz. Getafe’deki iyi performansının sürpriz olmadığını geçen sezon Şampiyonlar Liginde Valencia formasıyla 6 gol atması yeterince açıklıyor. Soldado yüksek performansını bu sezonun ilk yarısında da sürdürdü. Üstelik en önemli özelliği her iki ayağını da sanki o ayağından başka ayağını kullanamayacakmışçasına iyi kullanması. İyi savunmacılara karşı oynadığı maçlarda kesinlikle özgüven problemi yaşamadığını ve bunun forvet oyuncuları için çok önemli bir artı olarak gördüğümü belirtmek isterim. Bu arada, kaçırdığı gollerle taraftara saç baş yoldurtan, hemen arkasından ağzımızı açık bırakan goller atan cinsten kendisi, yani Türkiye’ye yolu düşse işi zor.


Alexander Song:
Alex Song için bir zamanlar Barış Özbek benzetmesi yaptığımı itiraf etmeliyim. Arsene Wenger faktörü sayesinde bir süre sonra beğeneceğime emindim ama bugün Song’un geldiği nokta fazlasıyla iyi oldu. “Yok artık Wenger” demek istiyorum. “Song şu an dünyanın en iyi orta saha oyuncusu” diyemememin 3 sebebi var: Xavi, Iniesta ve Fabregas. Bu işe onlardan geç başladığını göz önüne alırsak demek ki o gün de gelecek. Arsenal’in güzel oyun fikrini yücelten bir isim Song, futbolu tavla gibi düşünürsek, her zar atışta Arsenal için yeni bir kapı açtığını(aldığını) söyleyebiliriz. En sevdiğim özelliğinin, fiziğinden de cesaret alıp top sürerek oyuna girmeye hiç korkmaması olduğunu söyleyebilirim. Takımı net bir şekilde avantajlı kılıyor. 2011’in adı konuşulmamış yıldızlarındandı. Kısaca, “Song ailesini seviyoruz.”

Bugünlük bu kadar. Yarın ve hafta boyunca liste uzamaya devam edecek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder