Galatasaray adına bir transfer daha kesinleşmeye yakınlaşmışken gerçekleşmedi. Reyes, Forlan, Keita, Podolski, Necati ve son olarak Shaqiri. Galatasaray Mayıs'tan beri santrafor, Arda gittiğinden beri kanat oyuncusu arıyor. Ancak gelen ofansif oyuncular içinde (Elmander, Engin, Riera, Sercan, Yiğit) Elmander hariç diğer oyunculardan yüksek verim alınmayacağını herkes anladı. Reyes ve Forlan Galatasaray'ı istemedi. Podolski, Keita, Necati ve Shaqiri'yi de fiyat çok yüksek geldiği için Galatasaray istemedi. Maliyet konusundaki yönetimdeki görüş ayrılıklarının transfere engel olduğu da konuşuldu. Sonuçta hayal kırıklığını yaşayan Galatasaray camiası oldu.
Forumlarda, bloglarda, haber sitelerinde takip ettiğim kadarıyla yönetime çok büyük bir tepki var. İtiraf etmeliyiz ki şike soruşturmasından ne kadar etkilenirse etkilensin ve soruşturma sonucu hangi kararlar alınacaksa alınsın, Galatasaraylı taraftarlar - play-off'a katılması halinde - Fenerbahçe'nin derbilerdeki son yıllardaki üstün performansından biraz çekiniyor. Geçmiş yıllardaki normal lig statüsü uygulansaydı bu rüzgârı arkasına almış Galatasaray taraftarı bu çekinceyi büyük ihtimal yaşamayacaktı. Ama bu yeni statüde, yapılacak transferin play-offlar için önemli rol üstleneceğini düşünen taraftar, bu tepkide pek haksız değil.
Yaklaşık 25 gündür transferi için görüşmeler yapılan bir adam için (ki bunu Ünal Aysal'dan, Fatih Terim'e kadar herkes açıkladı) 23 Ocak günü görüşmelere başlandığı resmi site tarafından duyruluyor. Başkan "Shaqiri Galatasaray'a, Galatasaray da Shaqiri'ye çok yakın" diye açıklama yapıyor. Artık herkes resmi imzayı beklerken oyuncudan vazgeçildiği açıklanıyor. Taraftar da sezon başından beri her seferinde aptal yerine koyulduğunu düşünüyor.
Ünal Aysal seçildiği günden beri yaptığı her açıklamada, bugüne kadar gördüğümüz yönetici profilinden farklı bir çizgide olduğunu gösteriyor. Ne var ki, aynı farklılık transfer açıklamaları konusunda da söz konusu. Biz futbolseverler, bugüne kadar transfer tüm detaylarıyla gerçekleşmeden herhangi bir yöneticinin ağzından herhangi bir futbolcunun adını duymamıştık. Bu yüzden sezon başında Galatasaray başkanının ağzından Forlan ve Reyes isimlerini duyunca, değil transfer görüşmesi, bu iki futbolcunun Florya’daki evlerinin bile tutulduğuna emin olduk. Ünal Aysal’ın sadece transfer görüşmesi yapacağını açıklıyor oluşu, daha hiçbir şey netleşmeden isim veriyor olması bize kesinlikle mantıklı gelmiyordu. Bu sebeple büyük hayal kırıklığı yaşadık. Transfer konusundaki bu şeffaflığın doğru veya yanlış olduğunu tartışacak konumda değiliz. Ancak transfer ile ilgili değinilecek farklı noktalar var.
Galatasaray'ın Shaqiri veya benzer bir transfer yapması halinde bile yabancı futbolcu transferi konusunda önünde başka soru işaretleri var. Galatasaray'ın şu an ideal kadrosu 6 yabancı içeriyor. Muslera, Ujfa, Melo, Elmander, Eboue ve Baros'un sağlıklı oldukları sürece yedek beklemeleri zor gözüküyor. Gelecek yabancı futbolcunun rotasyon için alınmadığını düşündüğümüz zaman oturmuş sayılan takım ritminde bazı değişikliklerin şampiyonluk yolunda risk oluşturduğu görülüyor.
Açıkçası Galatasaray, yaratıcı bir Türk ofansif orta saha oyuncusu bulursa, bu oyuncuyu transfer etmek için normal şartlar altında varını yoğunu ortaya koyması gereken bir pozisyondayken, Gökhan Töre'yi sezon başında, Olcan'ı da devre arasında pas geçmesinin sıkıntılarını şu an çekmeye başladı. Türk futbolu elinde var olan bu yetenekte futbolcuları, belli bir yaş sonunda sağlam bir fizik kalitesine eriştirirek, sahaya sunamadığı bir dönemden geçerken, çok değerli bu fırsatları kaçıran yönetim, şampiyonluk kazandırabilecek bu fırsatları teptiklerinin farkına iyi bir oyuncu transfer edemezlerse varacaklar, bu da biraz geç olacak.
Diğer bir yönden, Galatasaray şampiyonluğa oynayan bir takım olarak, transfer listesinde ofansif Türk oyuncu alternatifleri bu kadar kısıtlıysa, burada bir değerlendirme ve tespit yapmak gerekiyor.
Türk futbolunun altyapısının ve - ne kadar bu sene Semih ve Emre gibi altyapı oyuncularını çıkartabilse de - Galatasaray altyapısının bir duraklama dönemine girdiğini söyleyebiliriz. Maalesef Türk futbolu son dönemde kendi sınırları içerisinden 2-3 tane iyi kanat oyuncusu ve 2-3 tane forvet yetiştirebildi. Türk milli takımındaki sorunun da bu yetenek kısırlığına bağlı olduğu net bir şekilde ortaya çıktı. Milli takım son 2 senesinde Arda'nın ayağına bakan bir takım oldu. Onun oynamadığı özel ve resmi maçlarda gol bile atamadı (Almanya, Azerbeycan, Güney Kore, Hollanda). Bu karşı karşıya olduğumuz yetenek kısırlığının da ciddi bir altyapı yatırımı ve hocaların cesaretle gençlere şans vermesiyle aşılabileceği kanaatindeyim. Nasıl aşılabileceği hakkındaki detaylı çözüm önerilerine ilerki yazılarda değinmeye çalışacağım.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder