23 Ocak 2013 Çarşamba

Sorunlar ve Sneijder Transferinin Önemi

Galatasaray, Sneijder transferiyle hem psikolojik hem de taktiksel anlamda doğru bir tercih yaptı. Ünal Aysal yönetimi, bu zamana kadar doğru işler yapmanın henüz ilk meyvelerini yiyiyor. Sneijder (hatta Burak, hatta Hamit) transferindeki fırsatçılığı bu açıdan görmek gerekir.

İki senedir Galatasaray’ın - yanlış yapmamaya özen göstererek - kadroyu kalite olarak yukarı taşıma yönünde bir çabası olduğu görülüyor. Karakterleri iyi olan oyuncuların bir arada olması, takımdaki beraber hareket etme duygusunu zaten canlı kılacaktır. Ancak, bireysel olarak yetenekli oyuncuları barındıran bir futbol takımının, bu yetenekleri aktifleştirmesi çok önemli iki faktöre bağlıdır: top rakipteyken iyi savunma yapmak ve top kendi takımındayken yüksek düzeyde sorumluluk almak ve bu sorumluluğu takım içinde paylaşmak.

Galatasaraylı futbolcular Şampiyonlar Ligi başladıktan sonra, fiziksel düşüşler ve konsantrasyon bölünmeleri yaşadıkları için, takım ligdeki çoğu maçta iyi savunma yapamadı. Takımın saha içi sorumluluk alma düzeyi en yüksek seviyede olan iki önemli Türk oyuncusu (Hamit & Selçuk) birlikteliğinin, bu sezon sadece, önemli maçlarda ortaya çıkışına şahit olduk. Çünkü fiziksel ve mental olarak hazır olmadığınız maçlarda, bu sorumluluğu hem almak istemezsiniz hem de almak isteseniz de vücudunuz buna müsaade etmez. Forvet oyuncuları yine aynı şekilde - biraz da alışkın oldukları öğretileri sebebiyle - oyun içinde sorumluluk almaktan çekindiler ve çoğu zaman takıma bu anlamda yardımcı olmaktan geri durdular.


Şampiyonlar Ligi gibi önemli bir arenada başarı elde etmek isterken, aynı anda ligde konsantrasyon seviyesi daha düşük olan maçlar yaşayan bir takımın, her iki kulvarda da ayrı birer başarı hikayesi ortaya koyması kolay değildir. Özellikle de üst seviyenin bir alt seviyesi futbol takımlarının güç seviyelerinin birbirlerine yaklaştığı ligimizde, konsantrasyon olarak eksiklik yaşadığınız maçtaki puan kaybı son derece olağandır. Çift taraflı başarının sağlanabilmesi için ya oyun düzeninin makine gibi işliyor olması gerekir ya da teknik direktörün, zorlayıcı maçtan çıkmış önemli bir mevkide oynayan oyuncuyu dinlendirirken, yerine oynattığı oyuncudan dolayı gözünün arkada kalmaması gerekir.

Kadronun yeni kurulduğunu ve gelişmekte olduğunu düşünürsek, makine gibi işleyen bir sistemin hemen olamayacağı açık. Kadrosu ne kadar geniş olsa da Fatih Terim’in Riera, Semih, Eboue, Melo, Selçuk ve Burak’tan herhangi birini oynatmadığı zaman da gözünün arkada kalacağını hepimiz biliyoruz. Ayrıca hoca, sezonun ilk yarısında, takıma yeni ve geç katılmış güvendiği oyuncuları bir arada oynatıp, takıma kazandırmak da istedi ve bu yüzden önemli rotasyonlar yapamadı. Melo, Hamit ve Eboue’nin düşük performanslarını, onları oynatarak yukarıya çekmeyi tasarladı. Bu sebeplerden dolayı ligin ilk yarısında fiziksel ve psikolojik bazı düşüşler yaşandı ve puan kayıpları geldi.

Takım savunmasına dair sorunların bir transfer ve rotasyon imkanı sağlanmasıyla bu devre için halledileceğini düşünüyorum. Çünkü Şampiyonlar Ligi üst tur maçları, grup maçlarındaki gibi yoğun bir periyotta oynanmayacak. Yine de yeni sezon için sağ ve sol bek pozisyonları başta olmak üzere özellikle Türk oyuncu transferine bugünden itibaren ağırlık verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sabri, Gökhan Zan ve Hakan Balta şu anki seviyelerinden daha üste çıkacak ve sıkı alternatif olacak zamanı çoktan geçtiler.


Sneijder’in transferinin - kimsenin gözüne belki sezon sonunda bile çarpmayacak - kritik önemi, saha içi sorumluluk alma paylaşımının ve düzeyinin artmasını sağlayacak olmasıdır. Wesley, sorumluluk aldığı için Hollanda, Ajax, Inter ve Real Madrid için çok önemli bir futbolcu oldu. Kariyeri ve kişiliğinden dolayı bu sorumluluğun paylaşımında takıma liderlik edeceğini görebiliyorum. Liderlikten kastım şu: takımın Melo, Selçuk ve Hamit’ten beklentisinin bu oyuncularda yarattığı baskıyı, Wesley kendi üzerine aldığı vakit, hem bunu rahatlıkla taşıyacaktır hem de bu oyuncuların rahatlamasını sağlayacaktır. Böylece takımda fiziksel ve mental yıpranmalar her oyuncu için paylaşılacak ve hatta Fatih Hoca zaman zaman Sneijder’den aldığı güçle, önemli bazı oyuncularını rotasyona sokabilecektir. Zaten felsefesi belli ama dizilişte farklı alternatifinin olabileceği kadro yapısıyla çalışmaktan zevk aldığını ilk döneminden biliyoruz.

Takımın taktiksel problemlerine fazla değinmedim, açıkçası bu eksiklerin fazlasını Fatih Hoca’nın görebildiğine eminim. Takımın oturmasının çok çalışmalarına bağlı olduğunu her fırsatta dile getiriyor hoca, bu açıklama benim için yeterlidir. Wesley’in takıma verdiği katkısının yanı sıra, “güzel futbol” anlamında verecekleri olduğunu biliyorum ve ülke olarak futbol ufkumuzu geliştirmesini diliyorum.

15 Ocak 2013 Salı

Sneijder Nasıl Telaffuz Edilir?

Quaresma'nın isminde J harfi bulunduğunu Türk futbol kamuoyuna inandıran televizyon bilirkişileri Galatasaray'a transferi muhtemel olan Wesley Sneijder ismine de Ş harfini uygun gördüler.

Hani Alman orta saha oyuncusu Bernd Schneider'den kalma bir kulak dolgunluğundan mı kaynaklanıyor acaba diyeceğim ama o adam futbolu bırakalı yıllar oldu, adını hiç duymayacak yaştakiler bile şınayder aşağı şınayder yukarı yapıyorlar yorumlarını.

Türk futbolunun onlarca yamukluğu arasında bu mu sana dert oldu diye sorulacak olursa, sebebini bilmediğim bir şekilde rahatsız oluyorum bu ufak telaffuz hatalarından. Yani belki de bir türlü anlayamadığım için kulağımı fena halde tırmalıyor. S ve N harflerini birleştirip nasıl Ş okunabilir ki? Yabancı dil öğrenmeye fırsat bulamamış insanlara bir şey diyemem ama sen üniversite bitir, İngilizce'yi Fransızcayı aksanlı konuacağım diye çabala, sonra S,n,e,j harflerini yanyana görünce ağzından Ş harfi çıksın! Vallahi anlamıyorum? Yani küçük bir çocuk veya bakkal abiden duyunca rahatsız olmuyorum da, Avrupa'da şehir şehir gezen maç spikeri "kuarejjjma" diye bağırınca ayarlarım bozuluyor.

Şu videoyu izleyin de, hani belki kulak dolgunluğu falan, üç beş kişi kazanırız!


12 Ocak 2013 Cumartesi

Belhanda ve Biraz Fenerbahçe

Belhanda'nın Fenerbahçe'ye gelmesi söz konusu olunca bizi oldukça heyecanlandıran bu transfer hakkında Impo bir şeyler karalamış. Bir hafta oldu, geldi gelecek, açıklandı derken daha fazla bekletmeye gerek görmedik. Zira bir Galatasaray'lı olarak Sneijder için ne kadar heyecanlanıyorsam, Belhanda gibi kariyerinin başında bir yeteneğin Türkiye'ye gelmesi konusunda o kadar hevesliyim. 

Youtube'daki onlarca video arasından seçip seçip izlenebiliyor ama  hani özet isteyen olursa görüntü kalitesi düşük de olsa şu videoyu öneririz:



İnşallah daha fazla uzamadan transfer gerçekleşir de, biz de Tv'den izlemek yerine Belhanda'yı Kadıköy'de izleme şansına sahip oluruz.

Şimdi Impo'nun bu transfere Fenerbahçe açısından yaptığı yorumlara gelelim:

Belhanda fizik gücü, adam eksiltme kabiliyeti ve öldürücü paslarıyla ligimize renk katacak bir oyuncu. Her şey bir yana, Sarı Lacivertlilerin evinde puan kaybetme ihtimalini azaltır. Fakat Fenerbahçe'nin senelerdir çözemediği iki sorunu var:

1- Deplasman sorunu. Deplasman da oyuna konsantre olmakta aşırı zorlanıyorlar. Takım resmen ayakta uyuyor. Skora, maçın gidişine isyan eden 2 tane oyuncuları var; Gökhan Gönül ve Kuyt. Onlar da çoğu zaman takımı canlandırmaya yetmiyor.

2- Tempo sorunu. Mehmet Topal, Caner, Cristian, Yobo ve Bekir oyunu inanılmaz yavaşlatan adamlar. Topu diğer ayaklarına alana kadar takıma zaman kaybettiriyorlar. Bu da topun hızlı dönememesine ve daha pozisyon bulamadan maçın sonuna gelinmesine sebep oluyor.

Peki Belhanda yetenekleri ile bu sorunları çözebilecek bir oyuncu mu? Bence değil. Belki "bir Alex"ten bile daha fazlası olabilir ama tek başına işi zor. Fenerbahçe'nin Belhanda gibi çok yetenekli ama sert olmayan bir oyuncu yerine Kuyt gibi en az iki oyuncuya ihtiyacı olduğunu düşünüyorum. Stopere oyun kurabilen ve Baroni'nin yerine skora etki edebilecek, gidişata isyan edecek iki oyuncu alındığı takdirde sorunlar minimuma indirilebilir. Aksi takdirde Bekir'in oyun kurduğu, Belhanda'nın da "dışsahadaki Fenerbahçe kimliğine" uyduğu oyun şekli tempo ve deplasman sorununu tekrardan gün yüzüne çıkaracaktır.

Son olarak, Belhanda'nın gelişiyle bir sorun daha olabilir.(Kuvvetle muhtemel) 8 yabancı futbolcu: Yobo, Meireles, Cristian, Krasic, Kuyt, Belhanda, Stoch(gidebilir), Sow

Bunlardan herhangi biri yedek kaldığında takımda sorun çıkaracak adamlar. Stoch, Sow, Cristian sorunlarını yaşadılar ve halının altına süpürdüler. Bundan sonra çıkacak bir sorun Fenerbahçe'nin gidişatını Rijkaard'lı Galatasaray'a benzetebilir.

9 Ocak 2013 Çarşamba

Henry! A Golden Moment of the Football History

Geçen sene bugün! İzleyipte göz yaşlarını tutamayanlar parmak kaldırsın.



Bazen o gün Emirates'te olan Arsenal taraftarını kıskanıyorum, sonra Tv'den de olsa bu ana canlı şahit olduğum için şükrediyorum.

Bu sene de gelir diye bir ümidim var hâlâ, becerebilsem ne âlâ!