21 Ocak 2010 Perşembe

Futbol Kültürümüzün Sembolü


Trabzonspor futbolumuzun en başarılı 4 takımdan biri ve başarılarla dolu 43 yılı devirdiler. Trabzonspor Inter, Liverpool, Barcelona gibi takımları evlerine elleri boş göndermiş bir takım. Futbol kültürümüze sonradan eklenmiş gibi görünen ancak tarih, başarı oranlaması yapılsa belki de ilk ikisine girecek takımdır. 2003-2004 ve 2004-2005 senelerinde ligde ikinci olarak bunu genç kuşağa da gösterdiler. Trabzonspor aynı Galatasaray gibi, futbol kültürüne sahip ve güzel oyunun ülkenin her yerinde ön plana çıkarılabileceğine en büyük kanıttır. Bu yüzdendir ki Trabzonsporlular Galatasaray’ı kendilerine Beşiktaş ve Fenerbahçe’den daha yakın görürler. Trabzon taraftarı içinde bulunulan durumdan kurtuluşun tekil şahıslara bağlı olmadığını ve sakinliğin, FIFA’nın deyişiyle saygının bütün çözümleri içinde barındırdığını unutmamalıdır.

Bordo Mavililer bildiğimiz gibi 2008-2009 sezonun başında Sadri Şener önderliğinde çok geniş çaplı bir operasyon başlattı. Takımdan 20’nin üstünde futbolcu gönderip 24 tane transfer yaptılar. Sorunlar, takımın çehresini değiştirerek aşılmaya çalışıldı ve bu operasyon daha ilk senesinde meyve vermeye başladı. Trabzonspor, içinde birçok sorun yaşamasına rağmen bol pozisyona giren bir takım halini aldı ve ligi Fenerbahçe ve Galatasaray’ın önünde üçüncü bitirdi. Bu sene başında Hugo Broos’u teknik direktörlüğe getiren yönetim, takımın bu denli hayal kırıklığı yaratacağını beklemiyordu. Daha üçüncü haftadan itibaren Şenol Güneş ve Fatih Tekke isimleri konuşulmaya başlandı. Öyle bir hale geldi ki sanki Fatih Tekke gelirse Trabzonspor inanılmaz bir ivme kazanacak ve ikinci yarının en iyi takımı olacak.

Trabzonspor taraftarının ilk önce bu algıyı değiştirmesi lazım. Çünkü son dönemde Trabzonsporlu bütün oyuncularda aynı şikâyet var: Üzerlerindeki çok büyük baskı. Kim ne derse desin Gökhan Ünal, Türkiye’nin en önemli golcülerinden biri; bunu sadece geçen sene Ankaraspor’a attığı golden bile anlayabiliriz. Gökhan’ın Trabzonspor’da başarılı olamamasının tek sebebi Trabzonspor taraftarının ona gol kaçırdığı her pozisyondan sonra aşırı tepki vermesidir. Bir forvet oyuncusunun iyi olup olmadığını belirleyen en önemli kriterlerden biri pozisyona girip girmemesidir. Bu pozisyonları gole çevirme yüzdesi de bir kriterdir ancak önem sıralamasında daha geridedir. Forvet oyuncusu belli bir süre sonra o pozisyonları tecrübesi ve yeteneği doğrultusunda gol yapmaya başlayacaktır(Youla hariç). Gökhan Ünal Kayseri’de bu süreci yaşadı ve atlattıktan sonra iki sene boyunca aldığı dakika sayısı ile attığı gol sayısını oranladığınızda Semih, Nobre, Anelka, Necati, Ümit Karan, Fatih Tekke dahil olmak üzere Türkiye’de bütün golcüleri geride bıraktı. Gökhan Ünal üzerindeki yoğun baskıdan dolayı takımla yollarını ayırdı. Şenol Güneş de, transfer olması durumunda Fatih Tekke de, bu baskı altında ezilebilirler. Trabzon taraftarının sakin olması ve kötü oynamanın, pozisyon kaçırmanın futbolun doğasında olduğunu hatırlaması gerekiyor.

Örneğin son Trabzonspor-Beşiktaş maçında, Trabzon taraftarının 2-0’lık mağlubiyeti görmezden gelip, takımlarını futbollarından ve mücadelelerinden dolayı alkışlayacaklarını düşünmüştüm. Trabzon taraftarı ise 8-9 tane pozisyon bulup Hakan Arıkan’ı geçemeyen takımları yerine iki pozisyon bulup 90 dakika boyunca sahasından çıkmayan Beşiktaş’ı alkışladı. Bu alkış o futbol kültürünü içine sindiren Trabzon taraftarına hiç yakışmamıştı. Trabzon taraftarının oynanan oyunu bir yana bırakıp gol, skor, galibiyet odaklı düşünceleri hem bunca senelik güzel oyun geçmişlerine hakarettir hem de Türk futbolunun girdiği girdaptan çıkması için yanan son ışıklardan birinin daha yok olması demektir.

1 yorum:

  1. 4 büyük diye lanse edilse de Trabzonspor ne yazık ki sadece şampiyon olarak kazanmıştır bu lakabı. Taraftarlarının da bildiğiniz Anadolu takımı taraftarlarından bir fazlası yoktur.

    YanıtlaSil