4 Şubat 2010 Perşembe

Ara Transfer



Türkiye son yıllarda, kariyeri inişe geçen yıldızlar için iyi bir durak haline geldi. Hem iyi para kazanacak olan hem de Avrupa da boy gösterme şansına devam etmek isteyen yıldızlar, bu sebeplerle Türkiye ligini tercih etmeye başladı. Galatasaray ise bu yıldızlardan maksimum faydayı sağlayarak iyi işler çıkardı. Hagi, Popescu ve Taffarel zamanında başarılı sonuçlar veren bu aşı birkaç sene sonra Kewell ve Baros ile tekrar tuttu. Bu sezon başında da Elano ve Keita’yı kadrosuna katan Galatasaray üst düzey bir hücum hattına kavuşmuş oldu. (Apar topar gönderilen Nonda da son sezon hariç iyi bir performans sergiledi.)

Galatasaray’ın kâğıt üstünde o kadar iyi bir hücum hattı var ki ara transferde Giovanni Dos Santos’un bile gelişi sorgulanır oldu. Ancak Dos Santos’un farklı bir statüsü var. O daha 20 yaşında. Çok değil birkaç sene önce Barcelona’da Ronaldinho ile beraber oynarken dişleri hariç birbirlerine ne kadar benzediklerini konuşuyorduk. Dos Santos’un top sürüşü, topsuz alandaki hareketleri, şut ve pas atarken eğilmesi bile Ronaldinho’ya benziyor. İkisi de yengeç gibi yana doğru hızlanabiliyorlar. Ve Dos Santos bu yeteneğinin üzerine koyarak ilerleyebilecek bir genç oyuncu. Diğer transfer Jo da aynı şekilde kalitesi belli olup daha parlayamamış bir futbolcu. 22 yaşında olmasına rağmen ismini bizlere 4–5 sene önce duyurmayı başarmıştı. Parlayamamış diyorum ama kariyerinde UEFA kupası olduğunu da unutmamak lazım. Yani Galatasaray bu transferlerle kariyerlerinin son demlerini yaşayan yıldızların yanına, daha yolun başında olan ve ümit vaat eden gençler koymayı başardı. Bu iki genç futbolcunun Galatasaray’a en az Ribery kadar faydası olacağından hiçbirimizin şüphesi yok. Bu gençler kiralık olarak alınmasının da çok önemli yok. Hepimiz biliyoruz ki Türkiye’ye futbolcu getirmek kolay değil. Önce bazı önyargıları yıkmak gerekiyor. Bu adamlar şu anda Floryada olduklarına göre önyargı meselesi aşılmış durumda. Ayrıca futbolcular bizi deneyeceğine biz onları denemiş oluyoruz.

Ara transferde yapılan transferlerin genelde fayda sağlamadığını düşünüyor olabilirsiniz. Ancak bu durum biraz farklı. Jo ve Dos Santos Dünya Kupasına hazır bir şekilde başlamak istiyorlar. Büyük ihtimalle ikisi de yazın Güney Afrika’da olacak. Bu oyuncuları şimdi değil de yaz sezonunda transfer edecek olsak( kupanın bitişi, tatil, transfer çalışmaları falan…) takıma katılmaları ağustosun sonunu bulur. Bunun üstüne alışma sürecini eklersek ilk yarının en az yarısını kayıp etmiş olurlar. Bu oyuncuları şimdiden kiralamış olan Galatasaray satın alma opsiyonunu kullanması halinde bu dezavantajların hiçbirini yaşamamış olacak.

Ayrıca Baros’un sakatlığında onun yerine Avrupa’da oynayacak forvet alınmamasını yanlış buluyor olabilirsiniz. Tek forvetimiz Nonda’nın yollanmasına şaşırmış olabilirsiniz ancak tüm bunların sadece Atletico Madrid maçı için geçerli olduğunu unutuyorsunuz. Jo ile beraber Avrupa’da oynayacak bir santrfor daha alınmış olsaydı, Baros’un iyileşmesiyle beraber, tek forvet oynayan Galatasaray’ın lig maçları için elinde üç forvet oyuncusu olmuş olacaktı. Sonuç olarak, sadece Atletico Madrid maçları için santrfor transfer etmek Galatasaray için lüks olurdu. Artık önümüzdeki maçlara bakalım deyimini bir kenara bırakıp, önümüzdeki sezonlara bakmamız gerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder