18 Şubat 2010 Perşembe

Şampiyonlar Ligi




Birkaç sene öncesine kadar TV’de en çok izlenme konusunda birincilik hep Super Bowl ile anılırdı. Amerikan Futbol liginin final maçı sadece reklamlarıyla bile çok keyifli anlar yaşattığı için tüm dünyanın ilgisini çekiyor ancak Super Bowl geçen sene bu unvanını Uefa Şampiyonlar Ligi finaline kaptırdı. Yani bir Amerikalının deyişiyle “soccer” gittikçe daha popüler oluyor.

Futbolun en üst seviyede oynandığı şampiyonlar ligi müziğiyle, reklamlarıyla, yayın kalitesiyle her anlamda öne çıkıyor. Benim için Şampiyonlar liginin yeri ayrıdır. Dünya Kupasından da futbol dışı başka her hangi bir organizasyondan da daha önemlidir. Şampiyonlar ligi kalitedir benim için. Bir müzikseverin en sevdiği sanatçıyı dinlemesi gibi, en sevilen yemek gibidir. Bir ressamın başyapıtı neyse şampiyonlar ligi de futbolun en üst noktasıdır. Üst düzeyde oynanan futbolu takip etmek için ertesi gün okulda uykusuz kalmaktır. 21:45 deyince aklıma önce Şampiyonlar ligi gelir. Bir öğrencinin en sevdiği günün Cuma olması gibi bazı Salı ve Çarşambaların özel olmasıdır. Ryan Giggs’tir. Arif Erdem’dir. Zidane’ın harika volesidir. Kubilay’ın Barcelona’ya attığı goldür. Takıma dönen Hakan Şükür’ün golüyle Juventus’u yenmektir. Galibiyetin verdiği mutlulukla rahat uyumaktır. Mavi zemin üzerinde dönen, saha ortasında dalgalanan yıldızlar eşliğinde çalan harika bir müziktir Şampiyonlar ligi.

Yıllarca şampiyonlar ligi maçlarını kaliteli yayınla şifresiz izlemiş futbolseverler olarak şanslı sayılırız. Salı ve Çarşamba günleri biri canlı biri banttan olmak üzere haftada dört şampiyonlar ligi maçı izlediğim zamanları hatırlıyorum. Buna rağmen geri kalan maçları izleyemediğim için üzülüyordum. Uefa, Şampiyonlar Ligi’nin potansiyelini ne kadar önemsediğini maçları iki haftaya yayarak gösterdi. İki haftada bir salı ve çarşambaya dörder maç koymak yerine, maçların yarısını, takip eden haftanın salı ve çarşambasına kaydırdılar. 16 takımın bulunduğu ikinci tur maçlarında sadece iki maçı canlı izleyebiliyorken, yeni uygulama sayesinde 8 maçın dördünü canlı izleyebiliyoruz. Bir diğer değişiklikte final maçı için yapıldı. Yıllardır Çarşamba günleri oynanan Şampiyonlar Ligi finali daha çok izleyiciye hitap etsin diye bundan sonra Cumartesi oynanacak. Maç saati de klasikleşen 21:45 yerine uzak doğulu futbolseverlerinde izleyebileceği daha uygun bir saate çekilecek. Bu yıl final maçı her zamankinden daha fazla izlenecek. Dünyanın en popüler sporunun en önemli organizasyonu her zamankinden daha fazla insana ulaşacak.

Biz de ise bu süreç tersine işliyor. Şampiyonlar liginin popülaritesi arttıkça daha az izleme şansı buluyoruz. Ac Milan- Manchester United maçının yayınlanmama sebebini çok merak ediyorum. Aklıma gelen tek sebep, tutmamış şifreli futbol kanalının pazarlama tekniği oluyor. Ama gelecek seneki akıbeti belli olmayan bir kutuyu birkaç tane fazla satmak için Şampiyonlar ligi maçı yayınlamamak mantıklı değil. Salı günü 21:45’te maç izlemek için yıllardır izlediği kanalı açıp Hollywood filminin üçüncü tekrarıyla karşılaşan hiçbir futbolseverin o anda kanal yöneticilerine iyi niyetlerini belirttiğini sanmıyorum. 2010 şampiyonlar ligi için önemli bir yıl. Avrupa’daki yayın haklarının son yılı. Ayrıca katılan takım sayısı ve statülerinde bir çok değişiklik bekleniyor. Dünyanın, kulüplere en çok para dağıtan organizasyonun yayın haklarındaki değişiklikler Türkiye’yi de etkileyecektir. Türkiye’deki yayın haklarını elinde bulunduran kanalın 2012’ye kadar sözleşmesi olduğu söyleniyor ancak tabiî ki bu konuda kesin bir bilgi yok. Gelecek yıllarda Şampiyonlar ligini kimin yayınlayacağına dair kesin bir bilgi arıyorum. Bu konuda birinci ağızlardan doğruluğu sorgulanamayacak bir açıklama duymadan da rahat etmeyeceğim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder