Her iki maçın da birbiriyle örtüşen birçok yanı var. Birbirlerinden ayrıldığı yanları da var. Hem bunları hem de Galatasaray ve Fenerbahçe'nin bu sene değişen kadrolarını, saha içi görüntülerini ve sistemlerini beraber değerlendirip, Pazar günkü derbi için öngörülerde bulunmaya çalışacağız.

Topun rakipte olacağı süreler için herhangi bir dezavantajla maça girmemesinin yanı sıra, taktiksel olarak çalışılmış düzgün saha içi parselasyonundan ve taraftardan gücünü alan pres anlayışını ortaya koyarak maça başladı Galatasaray. Bu prese karşı Aykut Kocaman'ın başlattığı 11'de tek çözüm Emre Belözoğlu'nun sakin kalıp oyunu kurması olabilirdi. Alex tek forvet oynamasının sonucu olarak, bu pas rotasyonuna hiç katılamadı. Galatasaray sürekli top kazanıyor ve kaptırılan tüm toplar, Fenerbahçe kalesinde pozisyona dönüşüyordu. Fenerbahçe, üç tane merkez ortasaha oyuncusu (Selçuk, Cristian, Emre) oynatmasına rağmen ortasahayı kontrol edemedi, çünkü Galatasaray topu her kazandığında baskı biraz daha arttı ve ortasaha oyuncuları kendilerini geriye atmak mecburiyetinde kaldılar.
Ofansif kimliği tam oturmamasına rağmen, top saklamayı becerebilen oyuncuları, Kazım'ın bütün hava toplarında Fenerbahçe ortasahasına kurduğu üstünlük ve pas yüzdesi yüksek oyuncuları sayesinde, Galatasaray göze hoş gelen bir oyun sergiledi. Sonuçta rakibine karşı ezici bir üstünlük kurdu ve maçı kazandı.

Bu sene iki takım da kadrolarını kalite olarak CL seviyesine çekmek istedi. Geçen seneye göre taktiksel, fiziksel ve mental anlamda farklı noktalara geldiler.
Öncelikle, top rakipteyken her iki takımın neler yapabileceğini değerlendirelim. Galatasaray bu sezonla geçen sezonki maç trafiği benzer olsa da farklı kulvarlarda, daha yüksek konsantrasyonlar yaşadığı çin, sezon öncesi düşünüp bugün olmak istediği fiziksel güçte değil. Yine de mücadele gücünü ortaya koyması beklenen bazı oyuncuları, bu hafta dinlenme fırsatı yakaladı. Burak, Umut, Melo ve Selçuk'un fiziksel olarak maça iyi hazırlandığını düşünüyorum. Fenerbahçe'nin ise koşu gücünün geçen seneye oranla daha ileride olduğunu görüyoruz. Mücadele gücü ve sertliğe cevap verebilen karakterde Kuyt, Topal gibi oyuncular bu anlamda takımı üste çekti. Bu nedenle önümüzdeki maçta ikili mücadelerde topu kapma üstünlüğünün geçen sene olduğu gibi Galatasaray lehine o kadar bariz olacağını düşünmüyorum. Bu fikir, kaptırılan toplarda geçen sene Fenerbahçe'nin maruz kaldığı ani ataklara, Galatasaray'ın da bu sene maruz kalabileceğini gösteriyor.

Defansif olarak, her iki takım da saha içi parselasyonu olarak rakiplerine oynama imkanı veriyorlar. Galatasaray CL'den gördüğümüz kadarıyla böylesi yüksek konsantrasyonda defansif olarak daha kompakt oynamaya çalışıyor. Özellikle Hamit'in ve oynayacaksa Amrabat'ın mücadele kalitelerinin sonuca etki edeceğini düşünüyorum. Hem Hasan Ali hem de Gökhan Gönül bu sene kanat hücumu olarak Fenerbahçe'yi daha aktif kılıyor ve savunulmaları daha fazla dikkat gerektiriyor. Fenerbahçe ise Emre'nin yokluğunda rakibe kendi ceza sahasına gelene kadar daha çok imkan sağlıyor ama pozisyonları daha riskli hale gelmeden önleme alışkanlığı kazanmış durumdalar.
Galatasaray'ın ofansif anlamda temel problemi, "forvet oyuncularının oyun içi katkısının çok az olması" olarak gözüküyor. Burak bu eksikliğini giderme yolunda olmasına rağmen, koşu yapma veya top alma kararı vereceği anlarda doğru tercih sayısı son derece az, Umut zaten oyun görüşü nispeten sınırlı bir oyuncu. Bu yüzden Umut ve Burak oynadığında, Galatasaray maç içinde zaman zaman çıkmaza giriyor. İki forvet de pas oyununa yardım etme insiyatifini alırlarsa, orta saha oyuncularına da gol şansı doğabilir. Bu haftaki taktik antremanlarda bu konu üzerine yoğunlaşılacağını düşünüyorum. Riera'nın tecrübesi ve aklıyla, Manu maçında olduğu gibi maçın adamı olma ihtimalini yüksek görüyorum. Hamit, Selçuk ve Melo'nun özel bir baskı yememeleri halinde öne doğru kaliteli bir oyun oynamalarını bekliyorum.
Fenerbahçeli oyuncular sakin oynamak adına yavaş pas yapmaya devam ettiği sürece, eksik olarak yakalanmamış Galatasaray savunmasını bozmak onlar için zor olacaktır. Kanatlardan Sow'u, Cristian'ı ve Kuyt'ı beslemek, Meireles'i kaleyi karşısına alabileceği pozisyonlara sokmak ve duran toplardan golü bulmak istemeleri muhtemel atak planları olacaktır. Bence kaptıkları toplarla daha hızlı hücum yapmayı denemeleri ve bunun üzerine çalışmaları gerekiyor. Özellikle kanat akınlarını, Eboue'nin değil de daha çok Riera'nın kanadından gerçekleştirmek, sarı lacivertliler için daha avantajlı olacaktır. Çünkü Eboue geçen seneden hem ofansif hem de defansif olarak Fenerbahçe'ye psikolojik üstünlüğü sağlamış durumda ve konsantre olduğunda hata yapma oranı çok düşük.
İki takımın kadrolarında 21 kişinin belli olduğunu düşünüyorum.
Galatasaray: Muslera - Eboue Semih Dany Riera - Hamit Selçuk Melo X - Burak Umut
Fenerbahçe: Volkan - Gökhan Bekir Yobo Hasan Ali- Kuyt Meireles Topal Cristian Caner - Sow
Galatasaray'da solda Amrabat veya Yekta olacak. Her iki tercihin de takıma katacağı farklı şeyler var. Amrabat şimdiye kadar önemli maçlarda takımı ileriye taşıdı, üstelik her iki Manu maçında da Rafael'in etkinliğini de azalttı. Yekta ise topu kapma ve doğru oynama konularında çok iyi yüzdeye sahip. Zor bir tercih olacak gibi duruyor. Elmander fizik olarak iyi durumda olsaydı, Fatih Hoca'nın maça 3 as forvetiyle başlaması pres, top kapma ve saklama anlamında doğru bir tercih olabilirdi.
Sonuç olarak, Galatasaray'ın kontrolünde bir oyun bekliyorum ama geçen seneki maçlardaki üstünlüğü maçın tamamında beklemiyorum. Galatasaray'ın ilk golü yemesi maçın sonucuna çok etki etmez ama ilk golü atarsa oyun olarak başka bir seviyeye çıkıp maçı farklı kazanabilir. Fenerbahçe'nin oyuncularının da maçta gol olana kadar maça ortak olduklarını göstereceklerini düşünüyorum. Fırat Aydınus'un geçen seneki derbide Galatasaray'ın pres oyununu yanlış hücum fauller çalarak bozmaması ve kaliteli yönetimi maçı tempolu hale getirdi. Umarım Halis Özkahya da maçın temposuna olumlu anlamda etki eder.