
Bursaspor’un Şampiyonlar Ligi macerası tahmin ettiğimiz gibi, iyi başlamadı. Farklı mağlubiyeti tecrübesizliğe bağlayanlar, Ertuğrul Sağlam’ı yanlış tercihler yaptığı için eleştirenler, İspanyol futbolunun bizimkinden çok daha üstün olduğunu yeniden keşfedenler oldu. Yukarıdaki sebeplerin hepsi Bursaspor’un mağlubiyetini açıklayabiliyor, ancak beni ikna edemiyor. Bursaspor’un yediği goller ve sıralamaları beni fena halde rahatsız ediyor. İlk gol’ün uzaktan çekilen bir şuttan gelmesi, serbest vuruştan dönen topun savunma oyuncuları yerine rakip takım oyuncusunun önünde kalmasıyla gelen ikinci gol, oyun tam açılır gibi olmuşken bireysel hatayla gelen üçüncü gol rahatsızlık verici unsurlar. 4–0 yakışıklı ve net bir skor ama goller hiç de öyle değil. (Tino Costa’nın toplara her zaman iyi vurduğunu öğrenmek ilk iki golün gözüme biraz daha güzel görünmesini sağladı)
Bursapor’un mağlubiyetinde şanssızlığın da katkısı olduğunu düşünüyorum. Valencia’nın attığı gollerde şansın fazlaca yardımcı olması benim gözümde 4-0’lık galibiyetin değerini düşürüyor. Oldum olası frikik, korner, uzaktan şut vs. gollerini zor beğenirim.(Uzun taç atışıyla gol yapmaya çalışanları saymıyorum bile!). 30–40 metreden vurulan topun ağlarla buluşma ihtimali o kadar az ki, gol olunca karşı takım haksızlığa uğramış gibi hissediyorum.


Kısacası Arsenal galibiyeti şüphe bırakmayan bir şekilde hak ediyor. Diğer tarafta Bursasporlu futbolseverler, Sercan oyuna erken girseydi, o pozisyon gol olsaydı, savunmamız hata yapmasaydı, gibi geriye dönük tahminler yapıyorlar. Benim Arsenal’i, Barcelona’yı, İspanya’yı, Şili’yi sevme, destekleme sebebim budur. Bu saydığım takımların oyun tarzı bana daha inandırıcı geliyor. Futboldan serbest vuruşu, korneri, şans faktörünü tabiî ki çıkaramayız ama ben bunlar en aza indirgendiğinde futboldan daha fazla keyif alıyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder