
Galatasaraylı futbolcular Şampiyonlar Ligi başladıktan sonra, fiziksel düşüşler ve konsantrasyon bölünmeleri yaşadıkları için, takım ligdeki çoğu maçta iyi savunma yapamadı. Takımın saha içi sorumluluk alma düzeyi en yüksek seviyede olan iki önemli Türk oyuncusu (Hamit & Selçuk) birlikteliğinin, bu sezon sadece, önemli maçlarda ortaya çıkışına şahit olduk. Çünkü fiziksel ve mental olarak hazır olmadığınız maçlarda, bu sorumluluğu hem almak istemezsiniz hem de almak isteseniz de vücudunuz buna müsaade etmez. Forvet oyuncuları yine aynı şekilde - biraz da alışkın oldukları öğretileri sebebiyle - oyun içinde sorumluluk almaktan çekindiler ve çoğu zaman takıma bu anlamda yardımcı olmaktan geri durdular.
Kadronun yeni kurulduğunu ve gelişmekte olduğunu düşünürsek, makine gibi işleyen bir sistemin hemen olamayacağı açık. Kadrosu ne kadar geniş olsa da Fatih Terim’in Riera, Semih, Eboue, Melo, Selçuk ve Burak’tan herhangi birini oynatmadığı zaman da gözünün arkada kalacağını hepimiz biliyoruz. Ayrıca hoca, sezonun ilk yarısında, takıma yeni ve geç katılmış güvendiği oyuncuları bir arada oynatıp, takıma kazandırmak da istedi ve bu yüzden önemli rotasyonlar yapamadı. Melo, Hamit ve Eboue’nin düşük performanslarını, onları oynatarak yukarıya çekmeyi tasarladı. Bu sebeplerden dolayı ligin ilk yarısında fiziksel ve psikolojik bazı düşüşler yaşandı ve puan kayıpları geldi.
Takım savunmasına dair sorunların bir transfer ve rotasyon imkanı sağlanmasıyla bu devre için halledileceğini düşünüyorum. Çünkü Şampiyonlar Ligi üst tur maçları, grup maçlarındaki gibi yoğun bir periyotta oynanmayacak. Yine de yeni sezon için sağ ve sol bek pozisyonları başta olmak üzere özellikle Türk oyuncu transferine bugünden itibaren ağırlık verilmesi gerektiğini düşünüyorum. Sabri, Gökhan Zan ve Hakan Balta şu anki seviyelerinden daha üste çıkacak ve sıkı alternatif olacak zamanı çoktan geçtiler.
Sneijder’in transferinin - kimsenin gözüne belki sezon sonunda bile çarpmayacak - kritik önemi, saha içi sorumluluk alma paylaşımının ve düzeyinin artmasını sağlayacak olmasıdır. Wesley, sorumluluk aldığı için Hollanda, Ajax, Inter ve Real Madrid için çok önemli bir futbolcu oldu. Kariyeri ve kişiliğinden dolayı bu sorumluluğun paylaşımında takıma liderlik edeceğini görebiliyorum. Liderlikten kastım şu: takımın Melo, Selçuk ve Hamit’ten beklentisinin bu oyuncularda yarattığı baskıyı, Wesley kendi üzerine aldığı vakit, hem bunu rahatlıkla taşıyacaktır hem de bu oyuncuların rahatlamasını sağlayacaktır. Böylece takımda fiziksel ve mental yıpranmalar her oyuncu için paylaşılacak ve hatta Fatih Hoca zaman zaman Sneijder’den aldığı güçle, önemli bazı oyuncularını rotasyona sokabilecektir. Zaten felsefesi belli ama dizilişte farklı alternatifinin olabileceği kadro yapısıyla çalışmaktan zevk aldığını ilk döneminden biliyoruz.
Takımın taktiksel problemlerine fazla değinmedim, açıkçası bu eksiklerin fazlasını Fatih Hoca’nın görebildiğine eminim. Takımın oturmasının çok çalışmalarına bağlı olduğunu her fırsatta dile getiriyor hoca, bu açıklama benim için yeterlidir. Wesley’in takıma verdiği katkısının yanı sıra, “güzel futbol” anlamında verecekleri olduğunu biliyorum ve ülke olarak futbol ufkumuzu geliştirmesini diliyorum.