14 Mayıs 2011 Cumartesi

Şampiyonluk Keyfi

Futbol sezonunun sonuna yaklaşıyoruz yine. Geçen Hafta Milan’ın şampiyonluk sevincini izledik. Hafta içi de Barcelona ipi göğüsledi erkenden. Son düdükle beraber saha içinde yaşanan sevinci görünce tüm liglerdeki kupa törenleri için sabırsızlanmaya başladım. Şampiyonluk sevinci yaşayan bir kitleyi izlemek son derece keyifli oluyor. Güzel goller, akıllı paslar derken, izlemeyi çok sevdiğimiz bir şey daha olduğunu unutuyorum: Taraftar sevinçleri.


Mutlu bir topluluğun uğultusunu dinlemek son derece keyif vericidir benim için. Endişe, merak ve beklentinin son bulduğu gol sevinçlerinden bahsetmiyorum. (Bu ayrı bir konu başlığıdır) Kupa törenlerinde, zaferi garantilemişken, son derece rahat bir şekilde, mutlu mutlu bekleyen seyirciyi hayal edin. Kimse yerinde duramıyor, herkes kıpır kıpır, aynı zamanda toplulukla beraber tek bir vücut olarak hareket etmekte istiyorlar. Hep bir ağızdan söylenen marşlar, tezahüratlar tamam ama içinden geldiği gibi bağırmakta istiyor bazen insan. İşte en doğal, en güzel uğultu da böyle anlarda ortaya çıkıyor. Herkesin aynı anda, istediği gibi bağırması da çok ender görülüyor. Senede 1 veya 2 defa, 1 veya 2 takıma nasip oluyor. Muzaffer takımın kaptanına kupanın teslim edildiği anlardan bahsediyorum. Bu, futboldan en çok keyif aldığım anlardan birisidir. Kupayı teslim alan kaptanın, hızla kafasının üzerine kaldırıp salladığı anı gözünüzün önüne getirin. Bu seri hareket, koca bir topluluğun aynı anda sevinç çığlıkları atmasına sebep oluyor. O coşkun gürültüyü dinlerken aldığım keyfi anlatmak için kelimeler kifayetsiz kalır.


Kupa törenlerini bazen seyircilerin arasında, çoğu zaman da TV başında izleyip bu kadar keyif alırken, sahada bulunanlara imreniyorum. Bu uğultunun odak noktası olmakta bambaşka bir duygu olmalı. Şampiyon takımın kaptanı olmak, kupayı kaldırdığınız anda binlerce kişinin oley(!) diye bağırmasına işareti veren kişi olmak demektir.


Ya bu şampiyonluk sevincini 8 senedir üst üste yaşayan adama ne demeli? Zlatan Ibrahimovic, umursamaz görünüyor ama futbola en çok değer veren futbolculardan biri olduğunu biliyoruz. Doğaçlama oynanan futbolun kralı saydığım bu adam, bizim TV başında izlemekten bile keyif aldığımız bu duyguyu her sezonun sonunda, bizzat yaşıyor. 2003–04 Ajax, daha sonra iptal de edilse 2004–05, 2005–06 Juventus. 3 yıl Inter şampiyonluğu, geçen sene Barcelona’da zafer ve bu sene Milan ile aynı mutlu son. 5 ayrı takımla 8 sene üst üste şampiyonluk yaşamış ve neredeyse hepsinde sonuca direk katkısı olduğuna eminiz. Bu muhteşem kariyerin en kısa sürede bir Şampiyonlar Ligi kupasıyla süslenmesini diliyorum. Aynı dileğim, Şampiyonlar Ligine en çok yakışan takım olan Milan için de geçerlidir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder