3 Haziran 2014 Salı

Şili'nin Mucizevi Madencilerinden Şili Milli Takımına Destek Spotu



2010 da Şili'de yaşanan maden kazasında mahsur kalıp 69 gün sonra mucizevi şekilde kurtarılan madenciler, Brezilya'da düzenlenen 2014 Dünya Kupasında İspanya ve Hollanda ile aynı gruba düşen Milli Takımları için moral ve motivasyon amaçlı bir çalışma yaptılar. Ölüm grubunda olmanın çok da önemli olmadığını, herşeyin mümkün olduğunu anlatan bu spot, son derece ilham verici olmuş.



Şili'nin Mucizevi Madencilerden Milli takımına... paylaşan: eldazer




18 Şubat 2014 Salı

Free-d modelling



Henry Amerika'ya gideli, 90 dakika olmasa da maçlarını izliyorum. Bu Amerikalılar futboldan anlamıyor ama yayıncılıkta üstlerine yok. En basit golü öyle güzel açılardan gösteriyorlar ki, hayran hayran izliyorum. Aşağıdaki videoyu izlerken de Messi'yi, Ronaldo'yu böyle 360 derece izleyebileceğimi hayal ettim de, çok hoşuma gitti. Bir futbol izleyicisi olarak güzel bir çalımı farklı açılardan izleyebilme fikri beni heyecanlandırdı. Neyse ki fazla heveslenmemem gerektiğini çabuk kavradım. Bizim yayın yönetmenlerinin (bizim derken Avrupa'dan bahsediyorum) maç esnasında yaptıkları gariplikleri daha önce kaç defa yazdık. (şurdan okursanız seviniriz.) Bu modelleme tekniğinin bizimkilerin eline geçmesi da fazla sürmez aslında. Ama emin olun ne bir şutun modellemesi çıkarılır, ne de güzel bir pasın. Varsa yoksa tartışmalı pozisyon için kullanacaklardır. Penaltı mı, faul mü, içerde mi, ofsayt mı ...








23 Ekim 2013 Çarşamba

Mustafa Saymak


Hollanda ligi özetlerini izlerken gözüme çarptı. Zwolle - ADO Den Haag maçında Mustafa iki gol atıp bir asist yaptı. 1993 doğumlu oyuncu Hollanda 19 yaş altı takımında başladığı milli takım kariyerine Türkiye 20 yaş altı milli takımıyla devam ediyor. 

Bu seneki 6+0+4 ve seneye uygulanacak 5+0+3 sistemlerinde gurbetçi oyuncuların değerinin bir kat arttığını düşünürsek önümüzdeki 1-2 senenin Gökhan Töre ve Kerim Frei gibi transfer yıldızı olabilir.

İlk iki gol kendisinden, son golün de asistini yapmış : http://www.youtube.com/watch?v=sGgD5eGRnhU

22 Eylül 2013 Pazar

Tek Çare Drogba

Son yılların en heyecanlı Galatasaray - Beşiktaş maçlarından birini izleyeceğiz bu akşam. Son zamanlarda Beşiktaş'ın bu kadar iddialı olduğu, Galatasaray'ın yarışa erken havlu atmaya çok yaklaştığı bir derbi hatırlamıyorum. Beşiktaş, bugün galip gelirse Galatasaray ile puan farkını 9'a çıkarmış olacak. Bu fark uzun vadede bile kolay kapatılabilecek bir fark değil. Arada Fenerbahçe'nin de olduğunu düşünürsek Ünal Aysal yönetiminin yeni teknik heyet alternatiflerini yavaş yavaş belirleyeceği öngörülebilir.


Beşiktaş'ın topu kapmak ve hızlıca kaleye götürmek isteyen iştahlı oyun yapısı Galatasaray'ın muhtemelen Türklerden oluşacak defans hattını zor durumda bırakabilir. Bu kadar yüksek seviyede şok pres uygulayabilen bir takıma karşı, ya kısa çalım atabilen ve faul aldırabilen oyuncularının iyi günde olmasını istersin ya da uzun oynayarak ilerideki oyuncunun top indirmesini ve saklamasını beklersin. Bu noktada bugün Drogba'nın oynayıp oynayamaması Galatasaray açısından çok belirleyici olabilir. Oynamazsa Galatasaray taraftarı Engin'in, Amrabat'ın, Emre Çolak'ın çok iyi bir gününde olmaları için dua edecek.

Bir futbolsever olarak Bilic gibi potansiyelli sempatik bir teknik adamın Türkiye'de başarılı olmasını ve Oğuzhan'ı, Gökhan Töre'yi, Kerim Frei'i Türk futboluna kazandırmasını istiyorum öte yandan Galatasaray'ın şampiyonlar liginde olmaması fikri hiç hoşuma gitmiyor. Bugünkü maçın skoru çok önemli değil,muhtemelen galatasaray sürpriz yapacak, umarım uzun vadede Türk futbolunun yararına sonuçlar olur.

7 Eylül 2013 Cumartesi

Umut'suz Vaka

5-0'lık Andorra galibiyetiyle yine hayallere dalıp gittik. Basın yine Gökhan Töre ve Umut'u göklere çıkardı. "Acaba Dünya Kupası'na gidebilir miyiz? 2008 ruhu bu takımda hayat bulabilir mi?" gibi (garip) soruları sormaya başladık. Bu hayalperestliğin Salı günü sonlanacağı kanısındayım. İlk 35 dakikası tedirginlikle geçen maçta Umut'un golüyle öne geçtik, rahatladık ve zayıf rakip karşısında yetenekli oyuncularımızın kıpırdamasıyla net bir galibiyet aldık. Tabii bu galibiyet moral ve özgüven açısından takıma iyi gelecektir. Öte yandan eksiklerimizin de üstünü örteceğini düşünüyorum.

Öncelikle Umut - Burak ikilisinin toplamda 4 gol atmalarına rağmen birbirini tamamlayan, iyi bir ikili olmadığını geçen sene Drogba gelene kadar ki süreçte (Elmander de sakat ya da formsuz olduğundan) çok iyi anladık. Andorra gibi zayıf bir rakibe karşı bile 35 dakikalık kötü oyunumuzun ana sebeplerinden biri bu ikili. İstasyon olma, top tutma, asist yapma, top sürme ve hatta top kontrol etme konularında zayıf kaldıkları için takımın pozisyona girme ihtimalini düşürüyorlar. Romanya maçında daha konsantrasyonu yüksek ve tecrübeli stoperler karşısında Andorra maçının rahatlığını bulamayacağız. Çok kolay top kaybı yapan Caner, Nuri, Umut, Burak ve Gökhan Töre bir yana;  defansın arkasına çok iyi koşular yapan Rumen oyuncularına çare bulmakta zorlanacağımızı düşünüyorum.


Dünkü onbir ve genel kadro seçimi Fatih Terim'in aslında Abdullah Avcı döneminden hiçbir şeyi değiştirmediğini, sadece oyuncuların konsantrasyonunu bir kademe yukarı taşıdığını gözlemlememizi sağladı. Ben hocadan Necati hamlesini bekliyordum. Hem top tutabilecek hem asist yapabilecek oyuncu eksiğimizi bu yolla kapatabilirdi. Arda, Gökhan Gönül, Burak, Selçuk dörtlüsünün bir turnuva daha kaçırmaları dünya futbolu adına çok yazık olacak ama Salı gecesi bu rüyadan uyanacağımızı düşünüyorum.